Pırlanta Nedir?
Pırlanta, 57 fasetten oluşan bir elmas kesimidir ve bu kesim sayesinde pırlanta, çevrildiği her taraftan parlama sağlar.
Pırlantanın 4C Özelliği
Pırlantanın değerini belirleyen 4C unsuru vardır ve bu unsurlar şunlardır:
- Karat (Carat)
- Renk (Color)
- Berraklık (Clarity)
- Kesim (Cut)
Pırlantanın Rengi
Pırlantanın rengi, taşın ne kadar temiz olduğunu gösterir. Renklendirme sırasıyla şunlardır:
- D, E, F: Neredeyse renksiz ve nadir olan bu pırlantalar, uzun bir ömre sahip olacak niteliktedir.
- G, H, I, J: Genelde neredeyse renksiz olarak düşünülür; hafif sarı tonları sadece profesyoneller tarafından ayırt edilebilir. G ve H arasındaki farkı ayırt etmek zordur; I ve J daha belirgin bir sarı tona sahiptir.
- K, L, M: Sarı tonları daha belirgindir, ancak akşam saatlerinde veya soluk ışıkta güzel görünür ve sıkça online satılır.
- N, R: Sarı tonları neredeyse elması sarı gösterir ve çıplak gözle görülebilir.
- S, Z: Sarıdan çok kahverengiye yakındır ve genel olarak istenmeyen pırlantalar sınıfındadır.
Pırlantanın Berraklığı
Elmasın berraklığı, içinde bulunan kapanımlar yani iç kusurlar ile ölçülür. Bunlar, kristalin içindeki minik çatlaklar ya da yabancı maddelerdir. Kapanımların büyüklüğü, rengi ve ne kadar görünür oldukları pırlantanın parlaklığına ve değerine doğrudan etki eder. Berraklık açısından SI seviyesi genelde yeterli olur, ancak bütçe uygunsa VS seviyesi de düşünülebilir. Yine de çıplak gözle ikisi arasındaki farkı anlamak gerçekten çok zor olur.

Elmasın Fiziksel Özellikleri
Elmas sadece güzelliğiyle değil, fiziksel özellikleriyle de bir harikadır. Doğadaki en sert mineral olduğu için, Mohs sertlik skalasında 10 puanla zirvededir. Bu özelliği sayesinde elmas, endüstriyel aletlerde kesici olarak kullanılır. Hem ışığı çok iyi kırar hem de renklere ayırır, bu da onu mücevherler için mükemmel kılar. Çoğu zaman renksizdir elmaslar, ama bazen kahverengi, beyaz ya da mavi tonlarında da olabilirler. Özellikle mavi elmaslar, kızılötesi ve morötesi ışınları emme özellikleriyle dikkat çeker. 57 yüzeyli özel bir kesimle pırlantaya dönüşen elmas, ışığı yansıtmak konusunda eşsizdir. Ayrıca ısı iletkenliği en yüksek madde olması ve elektrik geçirmemesi gibi özellikleri de elmasın doğadaki yerini daha da özel yapar. Ama her ne kadar dayanıklı olsa da, içindeki çatlaklar elmasın yapısal bütünlüğünü etkileyebilir. Bu yüzden doğal izlerin nerede yerleştiği ve ne kadar görünür oldukları, sadece estetik değil aynı zamanda dayanıklılık açısından da büyük bir öneme sahiptir. Sonuçta elmas sadece bir taş değildir. O, doğanın milyonlarca yıl süren bir sanat eseridir. Hem güzelliğiyle hem de işlevselliğiyle gerçek bir mucizeyi temsil eder.
Pırlantada Karat
Karat, pırlantaların ağırlığını ölçmek için kullanılan birimdir. 1 karat 200 miligrama eşittir. Yani 0.30 karat dediğinde aslında 30 santim demek oluyor, ama buradaki santim uzunluk değil, ağırlık birimidir. Küçük elmaslar için de “nokta” adı verilen bir ölçü var ki, bu da karatın yüzde biri kadar. Mesela 0.01 karat, yani 2 miligram. Elmas büyüdükçe, karat başına fiyatı da artar çünkü büyük taşlar daha nadir bulunur ve daha değerli kabul edilir. Ama bu artış düz bir şekilde gitmez; bazen 0.99 karat ile 1.01 karat arasındaki fiyat farkı bayağı büyük olabilir çünkü 1 karat civarındaki taşlara talep çok yüksektir. Karat kelimesi aslında Arapçadan gelir, “kırat” diye bilinir. Eskiden keçiboynuzu çekirdeklerinin ağırlıkları birbirine çok yakın olduğu için o çekirdekler taşların ölçülmesinde kullanılıyormuş. Bugün ise pırlanta fiyatları genellikle Rapaport Elmas Raporu gibi listelerle belirlenir ve kuyumcular da bu fiyatlar üzerinden pazarlık yapar. Elmasların fiyatı genelde karat başına hesaplanır, özellikle toptan alım satımda. Mesela bir alıcı 100 karatlık elmas siparişi verebilir, bu da 100 karatlık taşlardan oluşan çok sayıda elmas demektir. Mücevherlerde de birden fazla taş varsa, toplam karat ağırlığı (t.c.w.) kullanılır. Yani bir çift küpe alırken, her iki küpedeki taşların toplam karat ağırlığı hesaplanır. Özetle, karat sadece elmasın büyüklüğünü değil, değerini ve nadirliğini de gösteren önemli bir ölçüdür.

Pırlantanın Kesimi
Pırlantada insan eliyle yapılan tek şey kesimdir. Kesim iyi yapılırsa, ışıltısı daha güzel olur pırlantanın. Pırlantanın parlaklığı, kesimin ne kadar standartlara uygun olduğuna bağlıdır. Mükemmel bir kesim olursa, daha çok parlar pırlanta. Şekli ise tamamen kişisel bir tercihtir. Yuvarlak kesim çoğu insanın tercihi olsa da, prenses kesim ve baget kesim de oldukça popülerdir. Bir araya gelince bu özellikler, kusursuz bir pırlanta ortaya çıkar.
Elmasın Oluşumu ve Tarihçesi
Elmas, milyarlarca yıl öncesine, neredeyse zamanın başına kadar gider. Her elmas inanılmaz derecede yaşlıdır, dinozorlar bile ondan sonra ortaya çıkmıştır. Hatta bazı yıldızlardan bile daha eski olan bu taşın geçmişi gerçekten hayret verici bir yolculuğa dayanır. Bu yolculuk, çok eski bir elementin dünyanın ölümsüz mücevherlerinden birine dönüşmesini sağlamıştır. Yüksek ısı ve basınç altında yer kabuğunun derinliklerinde kristalleşen elmas, değerli sırlarını volkanik lavların yardımıyla yüzeye taşıyana kadar korumuştur.

Elmasın pırlantaya dönüşüm sürecine dair ilk tarihi kayıtlar 1375 yılına kadar uzanır. Elmas ilk kez 1375 yılında zarif ve ustaca dokunuşlarla şekillendirilmeye başlanmış. Nokta kesim (point cut) tekniğiyle yapılan bu ilk şekillendirme, pırlantanın varoluş öyküsünün başlangıcı sayılabilir. Elmasın kurumsal bir kimlik kazanmasının ilk adımı ise 1550 yılında Antwerp’te atılmıştır. O dönemde Belçika sınırları içinde yer alan Antwerp şehri, tarihin en ışıltılı topluluğuna elmasın ilk loncasına ev sahipliği yapmıştır. Zamanla elmasın işlenmesi daha yaygın hale gelmiş ve bu taşın özel dokunuşlarla çok daha parlak ve etkileyici bir görünüme kavuşabileceği anlaşılmıştır. Pırlantaların özellikle evlenme tekliflerinde ve nişan yüzüklerinde kullanılmaya başlanması da bu döneme denk gelir. 1477 yılında Avusturya Arşidüklüğü Maximilian, müstakbel eşi Mary’ye bir pırlanta yüzükle evlenme teklifi ettiğinde, pırlantaların evlenme teklifi için bir sembol haline gelmeye başladığı görülmüştür. Elmasın keşfi ve şekillenmesi, kadınların elmas mücevherlere olan büyük bağlılıklarının temelini atmıştır. Blue Diamond dokunuşlarıyla tasarlanan birçok özel tasarım bu mirası alarak kadınların estetik anlayışlarına uygun şekilde şekillendirilmiştir.
Kullanımı
Elmas, ziynet eşyası olarak ve özellikle yüzük taşı olarak kullanılır. Eskiden birçok insan, elmasın sadece güzelliğiyle değil, hastalıkları ve zehirlenmeleri önlediğine de inanırmış. Ama elmasın esas değeri, aslında 17. yüzyılın sonlarına doğru kesme tekniği gelişmeye başlayınca artmıştır. O zamana kadar aslında kimse elmasın gerçekten ne kadar değerli olduğunu bilememişti. Kesme tekniği de tam olarak elmasla yapılır; yani bir anlamda o taş, kendi içinde işlenerek daha değerli hale gelir. Yani kesilen bir taş daha parlak ve daha etkileyici olur.
Elmas sadece ziynet eşyası olarak kullanılmaz; endüstriyel alanda da oldukça önemli bir malzeme olarak hayatımızda yer alır. Endüstriyel kullanımda elmasın kullanılan miktarı çok fazladır. Yaklaşık %75-80’lik bir kısmı endüstriyel işlerde kullanılır, ancak kıymet olarak bu oran %25-30 civarına düşer. Elmas takılarda parlıyor olsa da, iş dünyasında son derece işlevsel bir taştır. Cam kesiciler, taş yontucular, delici aletler ve perdahlamada kullanılır. Bu şekilde pırlantalar, sadece takı olarak değil, aynı zamanda iş dünyasında da önemli bir yer tutar.
Sanayi Elması Rengi ve biçimi açısından kıymetli taş olarak kabul edilmeyen ve sanayide farklı amaçlarla kullanılan elmaslara sanayi elması denir. Başlıca sanayi elmasları; ballas, bort ve karbonado’dur. Ballas, çok sert ve tok bir elmas türüdür. Bort ise genellikle rengi bozuk ya da biçimi düzgün olmayan elmaslardan oluşur ve genellikle küçük boyutlarda olup elmas matkap uçlarında kullanılır. Karbonado ise siyah renkte olup torna makinelerinde, cam kesme aletlerinde ve pikap iğnelerinde kullanılır.
Sentetik Elmas Elmasın karbon olduğu keşfedildikten sonra, kömürün ve grafitin elmasa dönüşebileceği düşünülmüş ve bu konuda birçok çalışma yapılmıştır. Gerçekten de günümüzde grafit, elmasa dönüştürülebilir. Termodinamik hesaplamalar, grafitin elmasa dönüşmesi için en az 10.000 atmosfer basınç gerektiğini göstermektedir. İlk sentetik elmas, 1955 yılında H. Tracy Hall tarafından, 100.000 atmosfer basınçta ve 2500 °C sıcaklıkta krom katalizör kullanılarak elde edilmiştir. Ancak bu sentetik elmaslar genellikle küçük ve siyah renkte olur ve nadiren mücevherlik kaliteye ulaşabilirler. 1962 yılında yapılan bir çalışmada ise 200.000 atmosfer basınç ve 5000 °C sıcaklıkta katalizörsüz bir şekilde grafit, elmasa dönüştürülmüştür. Sentetik elmas üretimi için gereken yüksek sıcaklık ve basınç koşulları patlayıcılar kullanılarak sağlanır ve bu yöntemi en çok Du Pont Company uygular.
Pırlanta Ticaretinin Tarihi Erken dönemlerde, elmaslar süs boncuklarını delmek için kullanılmıştır ve bu süreç MÖ 2. binyıla kadar uzanır. Yemen’deki arkeologlar, MÖ 1200 ile MS 1. yüzyıl arasında çift elmaslı sondaj tekniği kullanılarak yapılan çalışmalarla, elmasla delinen boncuklara rastlamıştır. 1700’lerin başında, Brezilya’da elmas keşfedilmeden önce, elmas çıkarılan tek yer Hindistan’dı. Hindistan’daki elmaslara yapılan ilk referanslar, Sanskritçe metinlerden gelir ve Kautilya’nın “Arthashastra” adlı eseri Hindistan’daki elmas ticaretini anlatır.
Modern Dönem Modern dönem elmas madenciliği, 1860’larda Güney Afrika’daki Kimberley şehrinde ilk büyük ölçekli madenin açılmasıyla başlamıştır. İlk elmas 1866’da Orange Nehri kıyısında bulunmuş ve Eureka Diamond olarak tanınmıştır. 1869’da ise, De Beers kardeşlere ait Vooruitzigt çiftliğinde çok daha büyük bir 8350 karatlık elmas bulunmuştur. Bu keşif, elmas madenciliği için “Yeni Rush”ı başlatmış ve bölgeye 23 bin kişi yerleşmiştir. Zamanla bu bölge dünyaca ünlü Kimberley Madenine dönüşmüştür.
21. Yüzyıl ve Sentetik Elmaslar Günümüzde, mükemmel sentetik elmas üretme teknolojisi geliştirilmiştir. Bu yeni teknolojilerle üretilen elmaslar, doğal elmaslarla görsel olarak aynıdır. Geleneksel elmas endüstrisi, yerden çıkarılan elmaslarla fabrikada yapılan elmaslar arasında ayrım yapmaya çalışsa da, her iki kaynaktan elde edilen elmasların aslında görsel olarak aynı olduğu gerçeği göz ardı edilmektedir. Mücevher kalitesinde sentetik elmasların gelecekteki etkisini değerlendirmek için ise henüz çok erkendir. Sentetik elmaslar, şu anda mücevher sektöründe kullanılan elmas arzının %2’sini, endüstriyel kalitedeki elmaslar ise %98’ini temsil etmektedir.
Elmas Derecelendirme Elmasların değeri, “dört C” olarak bilinen karat, kesim, renk ve berraklık gibi özelliklere dayanarak belirlenir. Bu sistem, elmasları tanımlamanın temel ölçütleri haline gelmiş ve standartlaştırılmıştır. Değerli elmasların çoğu, bu dört C’ye dayalı olarak toptan satış piyasasında işlem görmektedir. Elmasları derecelendiren ve raporlar veren iki büyük gemolojik birlik bulunmaktadır: Amerika Gemoloji Enstitüsü (GIA) ve Diamond High Council (HRD), Belçika’da bulunan resmi sertifikasyon laboratuvarıdır.
Bu kurumlar, karat ağırlığı ve kesim açıları gibi özellikleri matematiksel olarak tanımlar, netlik ve renk gibi özellikler ise eğitilmiş gemologlar tarafından değerlendirilir.